Türkçe - Surah Şuara Suresi | المكتبة الإسلامية صدقة جارية عن المغفور لهم بإذن الله أحمد سليمان البراك وزوجته وابنائه سليمان ومحمد ويونس وابنته إيمان

,,

اللهم اجعل هذا العمل نافعاً لصاحبه يوم القيامة

ولمن ساهم وساعد بنشره

,,

Surah Şuara Suresi

Türkçe

Surah Şuara Suresi - Aya count 227
Facebook Twitter Google+ Pinterest Reddit StumbleUpon Linkedin Tumblr Google Bookmarks Email
طسم ( 1 ) Şuara Suresi - Aya 1
Tâ, Sîn, Mîm.
تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْمُبِينِ ( 2 ) Şuara Suresi - Aya 2
Bunlar sana apaçik kitabin âyetleridir.
لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ ( 3 ) Şuara Suresi - Aya 3
(Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kiyacaksin!
إِن نَّشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِم مِّنَ السَّمَاءِ آيَةً فَظَلَّتْ أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ ( 4 ) Şuara Suresi - Aya 4
Biz dilersek onlarin üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunlari egilekalir.
وَمَا يَأْتِيهِم مِّن ذِكْرٍ مِّنَ الرَّحْمَٰنِ مُحْدَثٍ إِلَّا كَانُوا عَنْهُ مُعْرِضِينَ ( 5 ) Şuara Suresi - Aya 5
Bununla beraber kendilerine O Rahmân'dan yeni bir ögüt gelmeyedursun, ille ondan yüz çevirirler.
فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْتِيهِمْ أَنبَاءُ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ ( 6 ) Şuara Suresi - Aya 6
Üstelik (ona) "yalandir" dediler; fakat onlara alay edip durduklari seyin haberleri yakinda gelecektir.
أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الْأَرْضِ كَمْ أَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ ( 7 ) Şuara Suresi - Aya 7
Yeryüzüne bir bakmadilar mi? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetistirmisiz.
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ( 8 ) Şuara Suresi - Aya 8
Süphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nisane) vardir; ama onlarin çogu iman etmezler.
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ( 9 ) Şuara Suresi - Aya 9
Ve süphe yok ki Rabbin, galip ve engin merhamet sahibidir.
وَإِذْ نَادَىٰ رَبُّكَ مُوسَىٰ أَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ ( 10 ) Şuara Suresi - Aya 10
Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi.
قَوْمَ فِرْعَوْنَ ۚ أَلَا يَتَّقُونَ ( 11 ) Şuara Suresi - Aya 11
"Firavun kavmine, hâlâ sakinmayacaklar mi?"
قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَن يُكَذِّبُونِ ( 12 ) Şuara Suresi - Aya 12
(Musa) söyle seslendi: "Ya Rab! Dogrusu ben korkarim ki beni yalanci sayarlar."
وَيَضِيقُ صَدْرِي وَلَا يَنطَلِقُ لِسَانِي فَأَرْسِلْ إِلَىٰ هَارُونَ ( 13 ) Şuara Suresi - Aya 13
"Ve gögsüm daralir, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver."
وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنبٌ فَأَخَافُ أَن يَقْتُلُونِ ( 14 ) Şuara Suresi - Aya 14
"Hem onlarin bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayi korkarim ki, hemen beni öldürürler."
قَالَ كَلَّا ۖ فَاذْهَبَا بِآيَاتِنَا ۖ إِنَّا مَعَكُم مُّسْتَمِعُونَ ( 15 ) Şuara Suresi - Aya 15
(Allah): "Hayir hayir" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Süphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onlari) isitiyoruz."
فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَا إِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ ( 16 ) Şuara Suresi - Aya 16
"Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: Inan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.
أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ ( 17 ) Şuara Suresi - Aya 17
Israil ogullarini bizimle beraber gönder."
قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ ( 18 ) Şuara Suresi - Aya 18
"Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alip büyütmedik mi? Hayatinin bir çok yillarini aramizda geçirmedin mi?"
وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنتَ مِنَ الْكَافِرِينَ ( 19 ) Şuara Suresi - Aya 19
"Sonunda o yaptigin (kötü) isi de yaptin. Sen nankörün birisin!"
قَالَ فَعَلْتُهَا إِذًا وَأَنَا مِنَ الضَّالِّينَ ( 20 ) Şuara Suresi - Aya 20
Musa, "Ben, dedi, o isi o anda yaptim ki saskinlardandim."
فَفَرَرْتُ مِنكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُرْسَلِينَ ( 21 ) Şuara Suresi - Aya 21
"Sizden korkunca da hemen aranizdan kaçtim. Sonra Rabbim bana hikmet bahsetti ve beni peygamberlerden kildi."
وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ أَنْ عَبَّدتَّ بَنِي إِسْرَائِيلَ ( 22 ) Şuara Suresi - Aya 22
"O basima kaktigin nimet de (aslinda) Israil ogullarini kendine köle edinmis olmandir. "
قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَمِينَ ( 23 ) Şuara Suresi - Aya 23
Firavun söyle dedi: "Âlemlerin Rabbi dedigin nedir ki?"
قَالَ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ ( 24 ) Şuara Suresi - Aya 24
Musa cevap olarak: "Eger isin gerçegini düsünüp anlayan kisiler olsaniz (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunan her seyin Rabbi'dir."
قَالَ لِمَنْ حَوْلَهُ أَلَا تَسْتَمِعُونَ ( 25 ) Şuara Suresi - Aya 25
(Firavun) etrafinda bulunanlara: "Isitmiyor musunuz?" dedi.
قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ ( 26 ) Şuara Suresi - Aya 26
Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarinizin da Rabbidir."
قَالَ إِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذِي أُرْسِلَ إِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ ( 27 ) Şuara Suresi - Aya 27
(Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi.
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ ( 28 ) Şuara Suresi - Aya 28
Musa devamla söyle söyledi: "Sayet aklinizi kullansaniz (anlarsiniz ki), O, dogunun, batinin ve ikisinin arasinda bulunanlarin Rabbidir."
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ إِلَٰهًا غَيْرِي لَأَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُونِينَ ( 29 ) Şuara Suresi - Aya 29
Firavun: "Benden baskasini ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatilmislardan ederim" dedi.
قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُّبِينٍ ( 30 ) Şuara Suresi - Aya 30
Musa sordu: "Sana apaçik bir sey getirmis olsam da mi?"
قَالَ فَأْتِ بِهِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ( 31 ) Şuara Suresi - Aya 31
Firavun: "Haydi getir onu bakayim, dogrulardan isen" dedi.
فَأَلْقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُّبِينٌ ( 32 ) Şuara Suresi - Aya 32
Bunun üzerine Musa asâsini birakiverdi; apaçik bir ejderha oluverdi.
وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ ( 33 ) Şuara Suresi - Aya 33
Elini de (koynundan) çekti çikardi; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir sey) oluverdi.
قَالَ لِلْمَلَإِ حَوْلَهُ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ عَلِيمٌ ( 34 ) Şuara Suresi - Aya 34
Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!"
يُرِيدُ أَن يُخْرِجَكُم مِّنْ أَرْضِكُم بِسِحْرِهِ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ ( 35 ) Şuara Suresi - Aya 35
"Sizi sihriyle yurdunuzdan çikarmak istiyor. Simdi ne buyurursunuz?"
قَالُوا أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ ( 36 ) Şuara Suresi - Aya 36
Dediler ki: "Bunu ve kardesini egle, sehirlere de toplayicilar gönder."
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٍ ( 37 ) Şuara Suresi - Aya 37
"Bütün bilgiç sihirbazlari sana getirsinler."
فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِمِيقَاتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ ( 38 ) Şuara Suresi - Aya 38
Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.
وَقِيلَ لِلنَّاسِ هَلْ أَنتُم مُّجْتَمِعُونَ ( 39 ) Şuara Suresi - Aya 39
Halka, "Siz de toplaniyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ إِن كَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ ( 40 ) Şuara Suresi - Aya 40
"Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyariz" dediler.
فَلَمَّا جَاءَ السَّحَرَةُ قَالُوا لِفِرْعَوْنَ أَئِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ ( 41 ) Şuara Suresi - Aya 41
Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Sayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardir, degil mi?" dediler.
قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ إِذًا لَّمِنَ الْمُقَرَّبِينَ ( 42 ) Şuara Suresi - Aya 42
Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç süphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksiniz" dedi.
قَالَ لَهُم مُّوسَىٰ أَلْقُوا مَا أَنتُم مُّلْقُونَ ( 43 ) Şuara Suresi - Aya 43
Musa onlara "Atin, ne atacaksaniz" dedi.
فَأَلْقَوْا حِبَالَهُمْ وَعِصِيَّهُمْ وَقَالُوا بِعِزَّةِ فِرْعَوْنَ إِنَّا لَنَحْنُ الْغَالِبُونَ ( 44 ) Şuara Suresi - Aya 44
Bunun üzerine iplerini ve degneklerini attilar ve "Firavun'un kudreti hakki için süphesiz elbette bizler galip gelecegiz" dediler.
فَأَلْقَىٰ مُوسَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ ( 45 ) Şuara Suresi - Aya 45
Ardindan Musa asâsini atti; bir de ne görsünler, onlarin uydurduklarini yutuyor!
فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سَاجِدِينَ ( 46 ) Şuara Suresi - Aya 46
Sihirbazlar derhal secdeye kapandilar.
قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ ( 47 ) Şuara Suresi - Aya 47
"Iman ettik, dediler, Âlemlerin Rabbine "
رَبِّ مُوسَىٰ وَهَارُونَ ( 48 ) Şuara Suresi - Aya 48
"Musa ve Harun'un Rabbine!"
قَالَ آمَنتُمْ لَهُ قَبْلَ أَنْ آذَنَ لَكُمْ ۖ إِنَّهُ لَكَبِيرُكُمُ الَّذِي عَلَّمَكُمُ السِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَ ۚ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَافٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ ( 49 ) Şuara Suresi - Aya 49
Firavun (kizginlik içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlasildi ki o size sihri ögreten büyügünüzmüs! Ama simdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarinizi çaprazlama ke stirecegim, hepinizi çarmiha gerdirecegim!"
قَالُوا لَا ضَيْرَ ۖ إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ ( 50 ) Şuara Suresi - Aya 50
"Zarari yok dediler nasil olsa biz Rabbimize dönecegiz."
إِنَّا نَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَن كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ ( 51 ) Şuara Suresi - Aya 51
"Herhalde biz müminlerin evveli oldugumuzdan dolayi, Rabbimizin bize magfiret buyuracagini ümit ederiz"
وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِي إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ ( 52 ) Şuara Suresi - Aya 52
Biz, Musa'ya: "Kullarimi geceleyin yola çikar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.
فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِي الْمَدَائِنِ حَاشِرِينَ ( 53 ) Şuara Suresi - Aya 53
Firavun da sehirlere (asker) toplayicilar gönderdi:
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ ( 54 ) Şuara Suresi - Aya 54
"Esasen bunlar, sayilari azar azar, bölük pörçük bir cemaattir."
وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَائِظُونَ ( 55 ) Şuara Suresi - Aya 55
"(Böyle iken) hakkimizda çok gayz (öfke) besliyorlar. "
وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَاذِرُونَ ( 56 ) Şuara Suresi - Aya 56
"Biz ise, elbette uyanik (ve tekvücut) bir cemaatiz." (diyor ve dedirtiyordu.)
فَأَخْرَجْنَاهُم مِّن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ ( 57 ) Şuara Suresi - Aya 57
Ama (sonunda) biz, onlari (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pinarlardan,
وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ ( 58 ) Şuara Suresi - Aya 58
Hazinelerden ve serefli makamlardan çikardik.
كَذَٰلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ ( 59 ) Şuara Suresi - Aya 59
Ve onlara Israil ogullarini mirasçi yaptik.
فَأَتْبَعُوهُم مُّشْرِقِينَ ( 60 ) Şuara Suresi - Aya 60
Derken (Firavun ve adamlari) günes dogmustu ki, onlarin ardina düstüler.
فَلَمَّا تَرَاءَى الْجَمْعَانِ قَالَ أَصْحَابُ مُوسَىٰ إِنَّا لَمُدْرَكُونَ ( 61 ) Şuara Suresi - Aya 61
Iki topluluk birbirini görünce, Musa'nin adamlari "Eyvah, yakalandik! dediler.
قَالَ كَلَّا ۖ إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ ( 62 ) Şuara Suresi - Aya 62
Musa: "Hayir, aslâ! dedi, Rabbim süphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir."
فَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ أَنِ اضْرِب بِّعَصَاكَ الْبَحْرَ ۖ فَانفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرْقٍ كَالطَّوْدِ الْعَظِيمِ ( 63 ) Şuara Suresi - Aya 63
Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dag gibi oluverdi,
وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ ( 64 ) Şuara Suresi - Aya 64
Ötekilerini de buraya yanastirivermistik.
وَأَنجَيْنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُ أَجْمَعِينَ ( 65 ) Şuara Suresi - Aya 65
Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardik,
ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ ( 66 ) Şuara Suresi - Aya 66
Sonra da ötekileri suda bogduk.
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ( 67 ) Şuara Suresi - Aya 67
Süphesiz bunda bir âyet (ibret) vardir; ama çoklari iman etmis degillerdir.
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ( 68 ) Şuara Suresi - Aya 68
Ve süphesiz, iste o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ ( 69 ) Şuara Suresi - Aya 69
(Resulüm!) onlara Ibrahim'in kissasini da naklet.
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا تَعْبُدُونَ ( 70 ) Şuara Suresi - Aya 70
Hani o, babasina ve kavmine, "Neye tapiyorsunuz?" demisti.
قَالُوا نَعْبُدُ أَصْنَامًا فَنَظَلُّ لَهَا عَاكِفِينَ ( 71 ) Şuara Suresi - Aya 71
"Birtakim putlara tapariz da onlar sayesinde toplaniriz" dediler.
قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ ( 72 ) Şuara Suresi - Aya 72
Ibrahim "Peki, dedi, yalvardiginizda onlar sizi isitiyorlar mi?"
أَوْ يَنفَعُونَكُمْ أَوْ يَضُرُّونَ ( 73 ) Şuara Suresi - Aya 73
"Veya size fayda veya zararlari olur mu?"
قَالُوا بَلْ وَجَدْنَا آبَاءَنَا كَذَٰلِكَ يَفْعَلُونَ ( 74 ) Şuara Suresi - Aya 74
"Yok, dediler, ama biz babalarimizi böyle yapar bulduk."
قَالَ أَفَرَأَيْتُم مَّا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ ( 75 ) Şuara Suresi - Aya 75
(75-76) Ibrahim dedi ki: "Iyi ama, ister sizin, ister önceki atalarinizin olsun, neye taptiginizi (biraz olsun) düsündünüz mü?"
أَنتُمْ وَآبَاؤُكُمُ الْأَقْدَمُونَ ( 76 ) Şuara Suresi - Aya 76
(75-76) Ibrahim dedi ki: "Iyi ama, ister sizin, ister önceki atalarinizin olsun, neye taptiginizi (biraz olsun) düsündünüz mü?"
فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِّي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ ( 77 ) Şuara Suresi - Aya 77
"Hep onlar benim düsmanimdir; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)"
الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ ( 78 ) Şuara Suresi - Aya 78
"O ki, beni yaratan ve bana dogru yolu gösterendir,"
وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ ( 79 ) Şuara Suresi - Aya 79
"Beni yediren, içirendir,"
وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ ( 80 ) Şuara Suresi - Aya 80
"Hastalandigim zaman bana O, sifâ verir."
وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ ( 81 ) Şuara Suresi - Aya 81
"O ki, benim canimi alacak, sonra diriltecektir. "
وَالَّذِي أَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ ( 82 ) Şuara Suresi - Aya 82
"Ve hesap günü, hatami bagislayacagini umdugumdur."
رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ ( 83 ) Şuara Suresi - Aya 83
"Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat."
وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ ( 84 ) Şuara Suresi - Aya 84
"Sonra gelecekler içinde beni dogrulukla anilanlardan eyle!"
وَاجْعَلْنِي مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِ ( 85 ) Şuara Suresi - Aya 85
"Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!"
وَاغْفِرْ لِأَبِي إِنَّهُ كَانَ مِنَ الضَّالِّينَ ( 86 ) Şuara Suresi - Aya 86
"Babami da bagisla, çünkü o yanlis gidenlerdendir. "
وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ ( 87 ) Şuara Suresi - Aya 87
"(Insanlarin) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme."
يَوْمَ لَا يَنفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ ( 88 ) Şuara Suresi - Aya 88
"O gün ki ne mal fayda verir ne ogullar!"
إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ ( 89 ) Şuara Suresi - Aya 89
"Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtulusa erer)."
وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ ( 90 ) Şuara Suresi - Aya 90
(O gün) Cennet müttakilere yaklastirilmistir.
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِلْغَاوِينَ ( 91 ) Şuara Suresi - Aya 91
Azginlar için de cehennem hortlatilmistir.
وَقِيلَ لَهُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَعْبُدُونَ ( 92 ) Şuara Suresi - Aya 92
(92-93) Onlara, "Allah'i birakip da taptiklariniz, hani nerede? Size yardim edebiliyorlar mi veya kendilerini kurtarabiliyorlar mi?" denilir.
مِن دُونِ اللَّهِ هَلْ يَنصُرُونَكُمْ أَوْ يَنتَصِرُونَ ( 93 ) Şuara Suresi - Aya 93
(92-93) Onlara, "Allah'i birakip da taptiklariniz, hani nerede? Size yardim edebiliyorlar mi veya kendilerini kurtarabiliyorlar mi?" denilir.
فَكُبْكِبُوا فِيهَا هُمْ وَالْغَاوُونَ ( 94 ) Şuara Suresi - Aya 94
Ve arkasindan hep onlar (putlar ve azginlar) o cehennemin içine firlatilmaktadirlar.
وَجُنُودُ إِبْلِيسَ أَجْمَعُونَ ( 95 ) Şuara Suresi - Aya 95
(95-96) Ve bütün o Iblis ordulari onun içinde birbirleriyle çekisirlerken dediler ki:
قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ ( 96 ) Şuara Suresi - Aya 96
(95-96) Ve bütün o Iblis ordulari onun içinde birbirleriyle çekisirlerken dediler ki:
تَاللَّهِ إِن كُنَّا لَفِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ( 97 ) Şuara Suresi - Aya 97
"Vallahi biz, gerçekten apaçik bir sapiklik içindeymisiz."
إِذْ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ ( 98 ) Şuara Suresi - Aya 98
"Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."
وَمَا أَضَلَّنَا إِلَّا الْمُجْرِمُونَ ( 99 ) Şuara Suresi - Aya 99
"Ve bizi hep o günahkarlar saptirdi."
فَمَا لَنَا مِن شَافِعِينَ ( 100 ) Şuara Suresi - Aya 100
"Bak bizim için ne sefaatçiler var,"
وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ ( 101 ) Şuara Suresi - Aya 101
"Ne de yakin bir dost."
فَلَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ( 102 ) Şuara Suresi - Aya 102
"Ah keske (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik."
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ( 103 ) Şuara Suresi - Aya 103
Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir; oysa çoklari iman etmis degillerdir.
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ( 104 ) Şuara Suresi - Aya 104
Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
كَذَّبَتْ قَوْمُ نُوحٍ الْمُرْسَلِينَ ( 105 ) Şuara Suresi - Aya 105
Nuh kavmi de peygamberleri yalancilikla itham etti.
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ ( 106 ) Şuara Suresi - Aya 106
Hani kardesleri Nuh onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ( 107 ) Şuara Suresi - Aya 107
"Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis güvenilir bir Peygamberim.
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ( 108 ) Şuara Suresi - Aya 108
"Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ ( 109 ) Şuara Suresi - Aya 109
"Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatimi verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir."
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ( 110 ) Şuara Suresi - Aya 110
"Gelin, artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
قَالُوا أَنُؤْمِنُ لَكَ وَاتَّبَعَكَ الْأَرْذَلُونَ ( 111 ) Şuara Suresi - Aya 111
"Â, dediler, senin ardina hep düsük kimseler düsmüsken, biz sana hiç inanir miyiz?"
قَالَ وَمَا عِلْمِي بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ( 112 ) Şuara Suresi - Aya 112
Nuh dedi ki: "Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur."
إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّي ۖ لَوْ تَشْعُرُونَ ( 113 ) Şuara Suresi - Aya 113
"Onlarin hesabi ancak Rabbime aittir. Düsünsenize!"
وَمَا أَنَا بِطَارِدِ الْمُؤْمِنِينَ ( 114 ) Şuara Suresi - Aya 114
"Hem ben iman edenleri kovmaya memur degilim."
إِنْ أَنَا إِلَّا نَذِيرٌ مُّبِينٌ ( 115 ) Şuara Suresi - Aya 115
"Ben ancak apaçik bir uyariciyim."
قَالُوا لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَا نُوحُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمَرْجُومِينَ ( 116 ) Şuara Suresi - Aya 116
Dediler ki: "Ey Nuh! Eger vazgeçmezsen, iyi bil ki, tasa tutulanlardan olacaksin!"
قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ ( 117 ) Şuara Suresi - Aya 117
Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancilikla itham etti."
فَافْتَحْ بَيْنِي وَبَيْنَهُمْ فَتْحًا وَنَجِّنِي وَمَن مَّعِيَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ( 118 ) Şuara Suresi - Aya 118
"Artik benimle onlarin arasinda sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."
فَأَنجَيْنَاهُ وَمَن مَّعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ ( 119 ) Şuara Suresi - Aya 119
Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide tasiyarak kurtardik.
ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ ( 120 ) Şuara Suresi - Aya 120
Sonra da arkasinda kalanlari suda bogduk.
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ( 121 ) Şuara Suresi - Aya 121
Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak ders) vardir; ama çoklari iman etmis degillerdir.
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ( 122 ) Şuara Suresi - Aya 122
Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ ( 123 ) Şuara Suresi - Aya 123
Âd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ ( 124 ) Şuara Suresi - Aya 124
Hani kardesleri Hûd onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ( 125 ) Şuara Suresi - Aya 125
"Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis, güvenilir bir Peygamberim."
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ( 126 ) Şuara Suresi - Aya 126
"Gelin artik Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ ( 127 ) Şuara Suresi - Aya 127
"Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. "
أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ آيَةً تَعْبَثُونَ ( 128 ) Şuara Suresi - Aya 128
"Siz her tepeye bir alâmet bina edip eglenir durur musunuz?"
وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ ( 129 ) Şuara Suresi - Aya 129
"Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz?"
وَإِذَا بَطَشْتُم بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ ( 130 ) Şuara Suresi - Aya 130
"Hem tuttugunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ( 131 ) Şuara Suresi - Aya 131
"Artik Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
وَاتَّقُوا الَّذِي أَمَدَّكُم بِمَا تَعْلَمُونَ ( 132 ) Şuara Suresi - Aya 132
"O Allah'tan korkun ki, size o bildiginiz seyleri vermekte,"
أَمَدَّكُم بِأَنْعَامٍ وَبَنِينَ ( 133 ) Şuara Suresi - Aya 133
"Davarlar, ogullar,"
وَجَنَّاتٍ وَعُيُونٍ ( 134 ) Şuara Suresi - Aya 134
"Cennet gibi baglar, bahçeler, pinarlar ihsan etmektedir."
إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ ( 135 ) Şuara Suresi - Aya 135
"Cidden ben sizin hakkinizda büyük bir günün azabindan korkuyorum."
قَالُوا سَوَاءٌ عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ الْوَاعِظِينَ ( 136 ) Şuara Suresi - Aya 136
"Dediler ki: "Sen ha vaaz etmissin, ha vaaz edenlerden olmamissin, bizce birdir."
إِنْ هَٰذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّلِينَ ( 137 ) Şuara Suresi - Aya 137
"Bu sirf eskilerin âdetidir."
وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ ( 138 ) Şuara Suresi - Aya 138
"Biz azaba ugratilacak da degiliz."
فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَاهُمْ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ( 139 ) Şuara Suresi - Aya 139
Böylece onu yalanci saydilar; biz de kendilerini helak ettik. Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari iman etmis degillerdir.
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ( 140 ) Şuara Suresi - Aya 140
Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ ( 141 ) Şuara Suresi - Aya 141
Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ ( 142 ) Şuara Suresi - Aya 142
Hani kardesleri Salih onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ( 143 ) Şuara Suresi - Aya 143
"Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ( 144 ) Şuara Suresi - Aya 144
"Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ ( 145 ) Şuara Suresi - Aya 145
"Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."
أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ ( 146 ) Şuara Suresi - Aya 146
"Siz burada güven içinde birakilacak misiniz?"
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ ( 147 ) Şuara Suresi - Aya 147
"Bahçelerin, pinarlarin içinde,"
وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ ( 148 ) Şuara Suresi - Aya 148
"Ekinlerin, salkimlari sarkmis hurmalar arasinda,"
وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا فَارِهِينَ ( 149 ) Şuara Suresi - Aya 149
Ki bir de daglardan keyifli keyifli kâsâneler oyuyorsunuz."
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ( 150 ) Şuara Suresi - Aya 150
"Gelin! Allah'tan korkun da bana itaat edin."
وَلَا تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ ( 151 ) Şuara Suresi - Aya 151
(151-152) "Yeryüzünde bozgunculuk yapip dirlik düzenlik vermeyen bozguncularin emrine uymayin."
الَّذِينَ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ ( 152 ) Şuara Suresi - Aya 152
(151-152) "Yeryüzünde bozgunculuk yapip dirlik düzenlik vermeyen bozguncularin emrine uymayin."
قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ ( 153 ) Şuara Suresi - Aya 153
"Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmis birisin!"
مَا أَنتَ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ( 154 ) Şuara Suresi - Aya 154
"Sen de ancak bizim gibi bir besersin. Eger dogru söyleyenlerden isen, haydi bize bir âyet (mucize) getir."
قَالَ هَٰذِهِ نَاقَةٌ لَّهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ ( 155 ) Şuara Suresi - Aya 155
Salih "Iste (mucize) bu disi devedir; su içme hakki (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakki da sizin" dedi.
وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيمٍ ( 156 ) Şuara Suresi - Aya 156
"Sakin ona bir kötülükle ilismeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabi yakalayiverir."
فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا نَادِمِينَ ( 157 ) Şuara Suresi - Aya 157
Derken onu kestiler; fakat pisman da oldular.
فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ( 158 ) Şuara Suresi - Aya 158
Çünkü kendilerini azap yakalayiverdi. Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari iman etmis degillerdir.
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ( 159 ) Şuara Suresi - Aya 159
Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ الْمُرْسَلِينَ ( 160 ) Şuara Suresi - Aya 160
Lût (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ لُوطٌ أَلَا تَتَّقُونَ ( 161 ) Şuara Suresi - Aya 161
Hani kardesleri Lût onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan kormaz misiniz?"
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ( 162 ) Şuara Suresi - Aya 162
"Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ( 163 ) Şuara Suresi - Aya 163
"Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ ( 164 ) Şuara Suresi - Aya 164
"Buna karsilik ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."
أَتَأْتُونَ الذُّكْرَانَ مِنَ الْعَالَمِينَ ( 165 ) Şuara Suresi - Aya 165
"Insanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?"
وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُم مِّنْ أَزْوَاجِكُم ۚ بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ ( 166 ) Şuara Suresi - Aya 166
"Birakiyorsunuz da sizler için yarattigi esleri! Dogrusu siz insanliktan çikmis bir kavimsiniz!"
قَالُوا لَئِن لَّمْ تَنتَهِ يَا لُوطُ لَتَكُونَنَّ مِنَ الْمُخْرَجِينَ ( 167 ) Şuara Suresi - Aya 167
Onlar söyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksin."
قَالَ إِنِّي لِعَمَلِكُم مِّنَ الْقَالِينَ ( 168 ) Şuara Suresi - Aya 168
Lût "Dogrusu ben, dedi, sizin bu isinize bugzedenlerdenim."
رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ ( 169 ) Şuara Suresi - Aya 169
"Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onlarin yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar."
فَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ أَجْمَعِينَ ( 170 ) Şuara Suresi - Aya 170
Biz de onu ve ailesinin tamamini kurtardik,
إِلَّا عَجُوزًا فِي الْغَابِرِينَ ( 171 ) Şuara Suresi - Aya 171
Ancak (geride) bir yasli kadin kaldi.
ثُمَّ دَمَّرْنَا الْآخَرِينَ ( 172 ) Şuara Suresi - Aya 172
Sonra geridekilerin hepsini helak ettik.
وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم مَّطَرًا ۖ فَسَاءَ مَطَرُ الْمُنذَرِينَ ( 173 ) Şuara Suresi - Aya 173
Ve üzerlerine öyle bir yagmur yagdirdik ki, (uyarilanlarin) o yagmuru ne kötü bir yagmurdu!
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ( 174 ) Şuara Suresi - Aya 174
Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir. Ama çoklari iman etmis degillerdir.
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ( 175 ) Şuara Suresi - Aya 175
Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
كَذَّبَ أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ الْمُرْسَلِينَ ( 176 ) Şuara Suresi - Aya 176
Eyke halki da peygamberleri yalancilikla itham etti.
إِذْ قَالَ لَهُمْ شُعَيْبٌ أَلَا تَتَّقُونَ ( 177 ) Şuara Suresi - Aya 177
Hani Suayb onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ( 178 ) Şuara Suresi - Aya 178
"Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ ( 179 ) Şuara Suresi - Aya 179
"Gelin, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ ( 180 ) Şuara Suresi - Aya 180
"Buna karsilik ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan yalniz âlemlerin Rabbidir."
أَوْفُوا الْكَيْلَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُخْسِرِينَ ( 181 ) Şuara Suresi - Aya 181
"Ölçegi tam ölçün de hak yiyenlerden olmayin."
وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ ( 182 ) Şuara Suresi - Aya 182
"Ve dogru terazi ile tartin."
وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ ( 183 ) Şuara Suresi - Aya 183
"Halkin esyalarini degerinden düsürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karisiklik çikarmayin."
وَاتَّقُوا الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالْجِبِلَّةَ الْأَوَّلِينَ ( 184 ) Şuara Suresi - Aya 184
"O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun."
قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ ( 185 ) Şuara Suresi - Aya 185
Onlar söyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmis birisin."
وَمَا أَنتَ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا وَإِن نَّظُنُّكَ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ ( 186 ) Şuara Suresi - Aya 186
"Sen de bizim gibi bir beserden baska nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancilardan biri sayiyoruz."
فَأَسْقِطْ عَلَيْنَا كِسَفًا مِّنَ السَّمَاءِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ( 187 ) Şuara Suresi - Aya 187
"Sayet dogru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düsürüver."
قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ ( 188 ) Şuara Suresi - Aya 188
Suayb, "Rabbim, yaptiklarinizi en iyi bilendir" dedi.
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ ( 189 ) Şuara Suresi - Aya 189
Hülasa, onu yalanci saydilar da kendilerini o gölge gününün azabi yakalayiverdi. O cidden büyük bir günün azabi idi!
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً ۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ( 190 ) Şuara Suresi - Aya 190
Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir. Ama çoklari iman etmis degillerdir.
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ( 191 ) Şuara Suresi - Aya 191
Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
وَإِنَّهُ لَتَنزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ ( 192 ) Şuara Suresi - Aya 192
Ve muhakkak ki bu (Kur'ân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.
نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الْأَمِينُ ( 193 ) Şuara Suresi - Aya 193
(Resulüm!) Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) indirdi;
عَلَىٰ قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنذِرِينَ ( 194 ) Şuara Suresi - Aya 194
Uyaricilardan olasin diye senin kalbin üzerine;
بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُّبِينٍ ( 195 ) Şuara Suresi - Aya 195
Açik parlak bir Arapça lisan ile.
وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ ( 196 ) Şuara Suresi - Aya 196
O, süphesiz daha öncekilerin kitaplarinda da vardi.
أَوَلَمْ يَكُن لَّهُمْ آيَةً أَن يَعْلَمَهُ عُلَمَاءُ بَنِي إِسْرَائِيلَ ( 197 ) Şuara Suresi - Aya 197
Israilogullari bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir âyet (delil) degil midir?
وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلَىٰ بَعْضِ الْأَعْجَمِينَ ( 198 ) Şuara Suresi - Aya 198
(198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydi, yine de ona iman etmezlerdi.
فَقَرَأَهُ عَلَيْهِم مَّا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ ( 199 ) Şuara Suresi - Aya 199
(198-199) Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydi, yine de ona iman etmezlerdi.
كَذَٰلِكَ سَلَكْنَاهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ ( 200 ) Şuara Suresi - Aya 200
(200-201) Böylece onu günahkarlarin kalplerine soktuk. (okuyup anladilar, ama yine de) acikli azabi görünceye kadar ona iman etmezler.
لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ ( 201 ) Şuara Suresi - Aya 201
(200-201) Böylece onu günahkarlarin kalplerine soktuk. (okuyup anladilar, ama yine de) acikli azabi görünceye kadar ona iman etmezler.
فَيَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ ( 202 ) Şuara Suresi - Aya 202
Iste bu (azab) onlara, kendileri farkinda olmadan, ansizin geliverecektir.
فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنظَرُونَ ( 203 ) Şuara Suresi - Aya 203
O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir.
أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ ( 204 ) Şuara Suresi - Aya 204
(Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabimizi çarçabuk istiyorlardi.
أَفَرَأَيْتَ إِن مَّتَّعْنَاهُمْ سِنِينَ ( 205 ) Şuara Suresi - Aya 205
Gördün ya artik onlara senelerce zevk ettirsek,
ثُمَّ جَاءَهُم مَّا كَانُوا يُوعَدُونَ ( 206 ) Şuara Suresi - Aya 206
Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa,
مَا أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُوا يُمَتَّعُونَ ( 207 ) Şuara Suresi - Aya 207
O yasadiklari zevkin kendilerine hiçbir faydasi olmayacaktir.
وَمَا أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلَّا لَهَا مُنذِرُونَ ( 208 ) Şuara Suresi - Aya 208
O yasadiklari zevkin kendilerine hiçbir faydasi olmayacaktir.
ذِكْرَىٰ وَمَا كُنَّا ظَالِمِينَ ( 209 ) Şuara Suresi - Aya 209
(Onlar) ihtar edilmistir ve biz zulmetmis degiliz.
وَمَا تَنَزَّلَتْ بِهِ الشَّيَاطِينُ ( 210 ) Şuara Suresi - Aya 210
Onu (Kur'ân'i) seytanlar indirmedi.
وَمَا يَنبَغِي لَهُمْ وَمَا يَسْتَطِيعُونَ ( 211 ) Şuara Suresi - Aya 211
Bu onlara hem yarasmaz hem güçleri yetmez.
إِنَّهُمْ عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَ ( 212 ) Şuara Suresi - Aya 212
Süphesiz onlar vahyi isitmekten uzak tutulmuslardir.
فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّبِينَ ( 213 ) Şuara Suresi - Aya 213
O halde sakin Allah ile beraber baska tanriya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba ugratilanlardan olursun.
وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ ( 214 ) Şuara Suresi - Aya 214
(Önce) en yakin hisimlarini uyar.
وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ( 215 ) Şuara Suresi - Aya 215
Ve sana uyan müminlere kanadini indir.
فَإِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تَعْمَلُونَ ( 216 ) Şuara Suresi - Aya 216
Sayet sana karsi gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptiklarinizdan muhakkak uzagim."
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ ( 217 ) Şuara Suresi - Aya 217
Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.
الَّذِي يَرَاكَ حِينَ تَقُومُ ( 218 ) Şuara Suresi - Aya 218
O ki, (gece namaza) kalktigin zaman seni görüyor.
وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِدِينَ ( 219 ) Şuara Suresi - Aya 219
Ve secde edenler arasinda dolasmani da (görüyor.)
إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ( 220 ) Şuara Suresi - Aya 220
Çünkü her seyi isiten, her seyi bilen O'dur.
هَلْ أُنَبِّئُكُمْ عَلَىٰ مَن تَنَزَّلُ الشَّيَاطِينُ ( 221 ) Şuara Suresi - Aya 221
Seytanlarin kime inecegini size haber vereyim mi?
تَنَزَّلُ عَلَىٰ كُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ ( 222 ) Şuara Suresi - Aya 222
Onlar, günaha, iftiraya düskün olan herkesin üzerine inerler.
يُلْقُونَ السَّمْعَ وَأَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَ ( 223 ) Şuara Suresi - Aya 223
Onlar, (seytanlara) kulak verirler ve onlarin çogu yalancidir.
وَالشُّعَرَاءُ يَتَّبِعُهُمُ الْغَاوُونَ ( 224 ) Şuara Suresi - Aya 224
Sairler(e gelince), onlara da sapiklar uyar.
أَلَمْ تَرَ أَنَّهُمْ فِي كُلِّ وَادٍ يَهِيمُونَ ( 225 ) Şuara Suresi - Aya 225
(225-226) Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve gerçekte yapmadiklari seyleri söylediklerini görmedin mi?
وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَ ( 226 ) Şuara Suresi - Aya 226
(225-226) Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve gerçekte yapmadiklari seyleri söylediklerini görmedin mi?
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانتَصَرُوا مِن بَعْدِ مَا ظُلِمُوا ۗ وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ ( 227 ) Şuara Suresi - Aya 227
Ancak iman edip iyi ameller isleyenler, Allah'i çok çok ananlar ve haksizliga ugratildiklarinda kendilerini savunanlar müstesna; haksizlik edenler, hangi dönüse (hangi akibete) döndürüleceklerini yakinda bileceklerdir.
Facebook Twitter Google+ Pinterest Reddit StumbleUpon Linkedin Tumblr Google Bookmarks Email

Select language

Select surah